16 Ekim 2010 Cumartesi

12 Ekim 2010 Salı

26 Eylül 2010 Pazar

mektup

...kaldırımın üzerine vuran topuklarınız bana bir ağacın dalları gibi dallanıp budaklanarak yayılan,henüz üzerinde yürümediğim yolları düşündürüyor.Bende ilk gençliğimde yaşadığım bir saplantıyı uyandırdınız.Önümdeki yaşamı bir ağaç gibi düşünüyordum.Ona olasılıklar ağacı adını vermiştim .İnsan yaşamı ancak kısa bir süre bu şekilde görebilir .Yaşam sonra insana değişmez bir biçimde dayatılmış bir yol gibi , içinden bir daha hiç çıkılmayacak bir tünel gibi görünür.Bununla birlikte o eski ağacın görüntüsü içimizde silinmez bir özlem olarak kalır .Siz bana o ağacı anımsattınız ,ben de buna karşılık size onun imgesini aktaracak , onun büyüleyici mırıltısını duyuracağım.

30 Temmuz 2010 Cuma

ikisi arasındaki denge sendromu ve özdeşlik

16 Temmuz 2010 Cuma

YIKANMIŞ İNTİHAR NOTLARI








Pantolonunu ayağına geçirdi,pencereye gidip perdeyi araladı.Hava oldukça aydınlanmıştı.Tekrar yatağına uzandı ,akşamdan kalma midesi daha fazla ayakta durmasına izin vermedi.Yattığı yerden tavandaki lekeye baktı,salça lekesine benziyordu,lekenin nasıl oluştuğunu düşündü.Kısa sürede ilgisini kaybedip kafasını odanın hiç kullanmadığı köşesine doğru çevirdi.Bir süre öyle durdu ,yataktan kalktı. Gömleğini yavaş yavaş ilikledi. Yanına cüzdanını,arabanın anahtarlarını aldı.Aynada son bir kez kendine baktı. Evin kapısını anahtarı içeride bırakarak sakince kendine doğru çekti.Otele gidiyordu B.' yi almak için.B. uzun süredir görüştüğü,aralarında samimi bir dostluk oluştuğunu düşündüğü bir hayat kadınıydı. B. otelin önündeki durakta bekliyordu,hızlıca arabaya bindi.

-Solgun görünüyorsun.

-Malum vakti şaşmaz.

Gidicekleri yer fazla uzak değildi,şehrin biraz dışında ailesinden bir mülk kalmıştı ona.Daha önce hiç bahsedilmemişti ordan,belki de unutulmuştu.Ne olursa olsun uzun zamandır yapmak istediği bu iş için iyi bir fırsattı.İki saat boyunca hiç konuşmadan yola devam ettiler,ufak bir kasabayı geçtiler,çevreyi hatırlamaya başladığını düşündü. Çocukluğunda bir kere geldiğini sanıyordu annesiyle.Evet bu patikanın sonunda olmalıydı dedi içinden.Gerçekten de orda onu bekliyordu.Evin yanında durdular,arabadan indiler,anahtarları B.' nin eline bıraktı.

-İşte geldik !

-Evet.

Ağaçlar arasında kaybolmuş sıradan bir yazlık ev ,eski bir bataklık.Preslenmiş altın renginde yapraklar insan seslerini gizliyor . Mükemmel bir yer .Kapının yanında bir saniye kadar durdum.

  • Geliyor musun B. ?

  • Ha , evet .

  • İçeri girelim üşümüşsündür.

  • Biraz .

Kapıyı rutubetli tokmağından yavaşça tutarak açtım.Tek bir oda,yatak yoktu.İçeride çürümüş vücut tabakasını andıran bir koku vardı.İçeri girip çıkamayan,açlıktan ölen hayvanların marifeti olmalı.Duvarlarda kuru siyah küfü andıran lekeler zamanın altında kanamış bir bedeni andırıyordu.Bebekler için dönerek şarkı söyleyen oyuncaklar eski aciz bir havalandırma boşluğunun demirlerine asılmıştı.Korku filminden çıkmış bir melankoliyle açılan kapının rüzgarından sallanmaya başladı.

Ayağı kırık bir sehpa üzerinde sürekli bir saniye geriye gidip gelen eski bir saat,üzerinde kurumuş çamur tabakası olduğunu tahmin ettiğim tahta at, yarısı yırtılmış aile fotoğrafı,ufak kutular rastgele konulmuştu etrafa.

Fotoğrafı yerden aldım,üzeri tozluydu.Elimi ıslattım,tozları önce çamura dönüştürüp üzerinden attırdım.Bu onun fotoğrafıydı.Ne kadar uzun zamandır zihnimde dolaşıyordu yüzü, ne kadar başkaymış oysa .Ne kadar güzel,bir o kadar da mutsuz.Neden mutsuzduk bu kadar hatırlayamıyorum. Arkasını çevirdim, sadece Belle yazısı okunuyordu.Ben yazmıştım arkasına, benim el yazım ama ne yazdığımı ,ne zaman yazdığımı anımsayamıyorum.

  • Fotoğraftakiler kim ?

Tüm ailenin bir arada olduğu tek fotoğraf.Defalarca konuşmuştum zihnimde onlarla,tek tek suratlara baktım yavaşça.Annem ,babam ve Belle.Ailemi düşündüm,kötü bir çocukluk geçirmemiştim.İyi bir eğitim almamı sağlamışlardı.Gerçi bakıcımla geçiriyordum tüm zamanımı,o da altı yaşıma girdiğim gün balkondan düşerek varolmayı bırakmıştı.Sonra da yatılı okula gönderildim.Neden hayatımdaki tüm kadınlar terk etti beni.

  • Hiç yoktan bir mesele çıkartıp gitmişti bu fotoğraftan sonra.Yeni yağan bir karda ilk kez öpmüştüm onu.Tanımadığım, bir ad veremediğim o duygulardan utanmıştım.Sigara içiyordu tek parçalık gece elbisesiyle otururken.Mor ojeleri çatlamıştı.Bakışlarının yarısı koparak kaldırıma dökülüyordu.Birşeylerden yakınıyordu ama onu dinlemiyordum.

  • Eski karın mı ?

Yüksekçe bir yere geçip oturdum.Sigaramı yaktım.

  • Karım olucak kadar yaşamayı istemedi.

  • Üzüldüm.

B. bana birçok yönden Belle'i andırıyordu.Görünüş olarak değil ama davranışları, sanki oydu karşımdaki.

Etrafı karıştırırken çocukluğumdan kalmış,bekletilmiş bir anıyı tekrar canlandırdığımı hissettim.Gözlerimin önünde kaybettiğim insanların mutlu anlarını bir sinema gösterimi şeklinde izliyorum boş duvarda.Aklımın bir oyunu olmalı .Ama bundan rahatsız değilim.Ona ait hatıraları düşünmemek için uğraşıp durdum yıllardır.Başka insanların bedenlerinde onu aradım çaresizce.Tek yapabildiğim buydu o zamanlar.Neden benden vazgeçtiğini soramadım kendime.Onun her zaman irili ufaklı arı kovanları vardı, içine elimi sokmaya korktum hep.Hak veremediğim bir öfke duyuyorum sadece.

Sönmüş sigaramı tahta ata doğru fırlattım.Kenarda duran kutuyu açtım.İçinde hiç giymediğim takım elbisem ve boş bir çerçeve vardı.Kim getirmişti bunları buraya?

Küçük bir pencere vardı odada.Camı yarıya kadar kırılmış,kalan parçada hızla çarpan bir nesnenin yarattığı dalgalı çatlaklarla bulanmıştı,kırılan parça yerine eski bir Fransız gazetesi örtülmüştü.Adını göremedim gazetenin ama okuyabildiğim kısımda bir ölüm haberi vardı . İstemeden bir kahkaha aldı bedenimi,kısa bir süre güldüm. Camı açtım, içeri şehvetli bir rüzgar doldu.Kulaklarım uğuldadı sıkkınlıkla.Rüzgarı önlemek için pencereyi kapattım.B. içerdeki eşyalara bakıyordu merak ve tiksinmeyle.Kafasını bana doğru kaldırdı.

  • Bana ninemin evini anımsattı.O da böyle tek bir odada kaldı yıllarca.

  • Hala hayatta mı?

  • Hayır ,kanser onu aldı.

  • Kaç yıl oldu gideli.

  • Sekiz yıl oldu bu sene.

  • Üzüldüm.

  • Hayvanları çok severdi.Bahçede üç tane köpeği vardı.

  • Cinsi neydi köpeklerin?

  • Bilmem sokak köpeğiydi sanırım.

  • Çocukluğunu onunla mı geçirdin?

  • Evet annem çalışıyordu,ben ve kardeşime bakıyordu.Yemekleri çok kötüydü,yaptığı tatlılara limon koyardı tansiyonu çıkmasın diye, suratımızı ekşite ekşite yerdik.

  • Kardeşin ne yapıyor şimdi ?

  • İki yıl önce bar kavgasında vuruldu.

  • İrlanda barı olmalı.

  • Evet.

  • Çok içerdi , sorunları vardı sürekli, sonunda çözdü sanırım.

  • Ölümün bir çözüm olduğunu kabul ediyorsun o zaman.

  • Sadece kaderi kabul ediyorum.

  • Kaderi yönlendirebilirsin,bara giderek kardeşin bunu gerçekleştirdi.

  • Her zaman akıl oyunların hoşuma giderdi bu seferki hariç.

  • Biliyorum.

  • Bunu yapmak istediğinden emin misin André ?

  • Beni uzun zamandır tanıyorsun , ergen bir arzu değil bu .

  • Tek sorunun biraz fazla yalnız kalman olduğunu düşünüyorum.

  • Bir sorundan farklı.

  • Bir çıkışı yok mu?

  • Saf ve suçsuz olmanın beni kurtarabilmesi hoş olurdu.

  • Ama sana yeterli değil tüm sahip oldukların değil mi ?

  • Benim narsist bilimcim bebekliğinden uyanamadı.Üşümüyorum,acıkmıyorum,sevmiyorum .Nesnelere kapalı bir beden bu.

  • Bebekler korkmaz mı ?

  • Bebekler acımasızdır tek sahip olduğu duygu meraktır.Bende merak ediyorum

  • Neyi merak ediyorsun ki ?

  • Soluk alıp verme zorunluluğuna katlandığım bu bedenden kurtulduğumdaki gerçek özgürlük hissini.

  • Zaten özgür değil misin?

  • Bir böcek kadar bile değil.

  • Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun vazgeçmeni ne kadar istediğimi de.

B.'nin gözleri dolmaya başladı,beni bu kadar önemsediğini düşünmüyordum doğrusu.

  • Kemiksiz ellerini yüzüne götürmen beni daha iyi biri yapmayacak biliyorsun.

  • Düpe düz sapkın sınırlar taşıyan bu cinayete son vermelisin.

  • Tesadüf yasalarına uyup çürümemi seyretmek mi isterdin?

  • Sanırım.

  • Geç adet görmüş bir toplumun balistik kanunu bu.Her şeye rağmen derinlik ve basitlik, tüm görebildiğim bu artık.Tek kişilik bir zirve, tek kişilik bir uyku tulumu ,tek kişilik bir bilet sadece .

  • Sürekli kıyaslıyorsun. Doğduğun için mi tüm bu pişmanlık?

  • Bilmiyorum, bazen karıştırıyorum.

  • Anlamsız bir reddediş sözlerin ,mutlak bir felç ,TANRI aşkına !

  • Benim için haykırman hoş fakat manzara ve boşluk tek görebildiğim.

  • Kötü bir gerçekliktesin.

  • Takma elle yapılan masturbasyondan farksız bir tatsızlık görmüyorum ben.Gerçeklik dediğin bu mu?

  • Ben fazlasını arayan biri değilim biliyorsun.

  • Elle doldurulmuş bir çırpınış sadece.Beni terketmeyen bir kadınla veda etmek istiyorum, yolumdan vazgeçirmek yerine yanımda olur musun.

  • Peki.

  • Katettiğim yolu az çok hatırlıyorum. Kurtlanmış bir ânı yaşıyorum o gittiğinden beri .

  • Nasıl öldüğünü anlatır mısın ?

  • Anlatabilir miyim bilmiyorum.Ne zaman aynaya baksam umutsuz bir doğum sancısı hissediyorum.

  • Burada hiç ayna yok.Anlatır mısın ?

  • Fazla birşey yok zaten, karnında bir piç ''baba'' çığlıkları atarken elindeki namludan bedava yemek için birbirini ezerek çıkan kurşunların haykırışları,yere düşmeden pıhtılaşan kan tabakasında üç kişinin cesedi vardı .

  • Kendini ölü olarak saydığın ilk an sanırım.

  • Aslında ilk farkettiğim.

Ayağı kırık sehpanın altına tahta atı koydum ,yanımda getirdiğim kalın urganı sağlam bir şekilde düğümleyip havalandırma boşluğundaki demirlere taktım , beş dakikamı bile almadı.Sakin bir şekilde üzerine çıktım ,urganı boynumdan geçirdim,sıkılığını ayarladım,çıkardım.Herşey hazırdı.

  • Beni yalnız bırakmadığın için minnettarım sana.

  • Önemli değil ,keşke daha fazlasını yapabilsem.

Çevremde gördüğüm kirliliği hatırladım.Burda doğmuştum, tam sehpayı koyduğum yerde ufak bir yatak vardı.Acılar içinde terleyen annem beni kusmak için kıvranıyor,yalvarıyordu yaratıcısına.Nasıl böyle bir nefretle vücudundan bir mikropmuş gibi atmaya çalıştığı kan parçasını sonradan sevebildi anlayamıyorum,anlamak istediğimi de düşünmüyorum.Doğduğum ânı hatırlamak isterdim.Görüceğim şeyler karşısında verdiğim tepki ne olurdu acaba.Beyaz bir ışık , elleri kanlı bir ebe.Engellenemeyen bir rahatsızlık.Acele etmeden gömleğimin düğmelerini çözmeye başladım.Çıkartıp üzerinde böceklerin dolandığı zemine bıraktım.Pantolonumu, çoraplarımı ,ayakkabılarımı çıkardım, aynı yere koydum.Tamamen dünyaya doğduğum şekilde ve doğduğum yerdeydim.Uzun zamandır ilk defa bu kadar huzurlu hissediyorum kendimi.

  • Bundan önce kalbini kırdıysam affet.

  • Affedicek birşey olmadı,bana karşı iyiydin hep.Bu yaşamdan istediğin birşey olmalı ,herkesin bitmemiş birşeyleri vardır.

  • Tüm vücudu kırmızı çillerle kaplı bir kadınla şu an sevişmek ona bir çocuk bırakmak isterdim.

  • Bu bir soru mu yoksa davet mi?

  • Bu bir kışkırtma.Altı yaşında çocuğun çıplak bir bedenle değil içindeki iskeletle ilgilenmesi.

  • Anlıyorum seni isteksiz de olsam.

  • Bunu daha önce yapmalıydım sen de farkındasın.

  • Bunu yapamıcak kadar kendi derinle mumyalanmış durumdaydın.

İnsan hatırlamadığı birini özleyebilir mi.Bir deneyimi ya da anıyı.

Son on yıldır gördüğüm tek bir rüya var.Metroya gidiyorum ,tek başımayım.İstasyonda kimse yok.İçimde sürekli treni kaçırıcağımı düşündüren bir telaş var.Gelen tren tek bir yöne gidiyor ''21.Bulvar'' .Önümde yirmi istasyon var ,trene biniyorum kimse yok içerde.İstasyonlara gelinip kapı açıldığında elinde kanlı bir bıçakla içeri girmek için koşarak gelen bir evsiz görüyorum.Her yeni durakta trenin içi eskiden oturduğum evlerin iç mekanına dönüşüyor .Evsiz adam her giriş denemesinde kapı tam kapandığında yetişiyor ve giremiyor.Son durak.Kapı açılıyor,adam içeri sakin bir şekilde giriyor,Belle ile oturduğumuz evdeyiz şuan.Belle'nin sesini bile duyabiliyorum.Adam tam gözlerimin içine bakıyor.Gözlerinde kendi göz bebeklerimi görüyorum.Elindeki bıçağı tek bir hareketle kalbimden içeri batırıyor.Ölümün soğukluğunu hissediyorum,anlamsız bir haz yayılıyor tüm vücuduma.Çocukluğumda bile bir rüyada ereksiyon yaşadığımı hatırlamıyorum oysa.

  • Her şeye rağmen hazdan yoksunlaştırılmış bir rahimden çıktığımı düşünüyordum . Sadece o hazzı istiyordum ,gördüğüm bütün kadınlarla sevişiyor, önceden kestirilemeyen hayret ifadesiyle, üzeri zevkle ıslanmış bir rüyada dolanıyordum.

  • Aksini mi düşünüyorsun artık ?

  • Evet, sonunda o imgeyi buldum

  • Nedir o ?

  • Toprak ,toprak bana bu zevki vericek.Yüzümdeki damarlar çekildiğinde, isli kum tanelerinden şarkılar dolucak içime.

  • Son kez öp beni .Doğum günün kutlu olsun .

Kendi varlığımla zorlanmış mekanik bir piyesin sonuna geldim ,kullanamadığım her dakikayı başka bir yaşamdan çaldığımı düşünmeye tahammül etmeme gerek yok artık.Nefesimi tutarak sabitliyorum bedenimi,urganı geçiriyorum boynuma, son adımımı bir gülümseme eşliğinde atıyorum sehpanın üzerinden.

Boynumda siyah çoraplarının izleri beliriyor, hissediyorum.

-Kimse yok mu ?Belle ? Sana bir süprizim var.

-André sen misin?Neden elinde silah var?Tanrım hayır !

-Bakar mısın Belle olmuyor hala.

-André bağlayamadın mı şunu.Bir çocuk gibisin.

-Bu sefer bağladım ,boynuma takar mısın bir türlü öğrenemedim şu kravatı takmayı.

-Şimdi oldu artık hazırsın.

Yüzümdeki korkunç sis dağalıyor.

Bir çilek kokusu yayılıyor yarı açık vücudundan.


13 Temmuz 2010 Salı


ayrılıktan sonra kristalize edilmiş Brezilya milli marşı süzüldü yanaklarına